top of page

Çocukluk Döneminde Maruz Kalınan Cinsel İstismarın Olası Psikolojik Sonuçları

  • Yazarın fotoğrafı: isilcukurova
    isilcukurova
  • 3 Haz 2019
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 25 Haz 2020

Çocukluk döneminde maruz bırakılan cinsel istismar; bir çocuğun, kendisinden büyük biri tarafından kendi cinsel doyumu amacıyla cinsel etkileşime maruz bırakılması olarak ifade edilebilir. Bu etkileşim fiziksel olabileceği gibi, sözlü veya davranışsal olarak fiziksel temas olmadan da gerçekleşebilir (Yağmur, Öztop & Asil, 2008). Laf atmak, sözel sataşma, cinsel içerikli sahneye maruz bırakma gibi davranışlar temas içermeyen cinsel istismara örnek verilebilir. Türkiye’de lise öğrencileriyle yapılan bir çalışmada; cinsel istismara maruz kalma oranının % 10,7 olduğu görülmüştür (Zoroğlu, Tüzün, Sar, Öztürk, Kora & Alyanak, 2001). Çocuklukta cinsel istismar öyküsü bulunma oranıyla ilgili bulgularsa %10-40 arasında değişmektedir (Avcı & Tahiroğlu, 2007; aktaran Aktepe, 2009). Bu oranların farklılığı çalışmalardaki istatistiksel farklılıkları yansıtabileceği gibi, gerçek olguların bildirilmeyen bir kısmının olduğu gerçeği de düşünülmelidir. Cinsel istismara uğramış çocuklar; olabilecek çekinceleri, korkuları veya istismara uğradıklarının farkında olmamalarından dolayı yaşadıkları durumu başkalarıyla paylaşmayabilirler (Yağmur ve ark., 2008). Yine de; bulgular çok çarpıcı ve yüksek oranları yansıtır nitelikte.

Görülme olasılığı bu kadar sık olan bu sarsıcı travmatik deneyimin çocuklar üzerindeki psikolojik etkileri de onları daha iyi anlamak ve korumak adına düşünülmelidir.

Maruz kalınan cinsel istismar çocukların fiziksel gelişimini olduğu kadar, psikolojik ve sosyal gelişimlerini de etkileme potansiyeline sahiptir. Türkiye’de cinsel istismara maruz kalan 157 çocuk ve ergenin değerlendirmesinde, 157 olgunun %87,9’unda ruhsal bozukluk tanısı bulunmuştur. En sık görüleni travma sonrası stres bozukluğu olmakla birlikte, intihar girişimlerine de rastlanmıştır (Gökçe-İmren, Ayaz,Yusufoğlu & Rodopman-Arman, 2013). Aynı zamanda; depresyon, kaygı, psikotik bozukluklar, yeme bozuklukları, özgüven ve benlik algısında bozulmalar, madde kullanımı, kişilerarası problemler, öfke ve tekrar istismara maruz kalma gibi bulgular da paylaşılmıştır (Maniglio, 2009). Uzun dönemli ve yaşama yayılan etkiler arasındaysa; kaygı bozuklukları, depresyon, yeme bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, uyku bozuklukları ve intihar girişimlerinin olduğu söylenebilir (Chen ve ark., 2010). Çocukluğunda cinsel istismara maruz kalmış yetişkinlerin daha fazla depresyon, obezite, bağışıklık sistemiyle ilgili bozukluklar, yeme bozuklukları ve bağımlılık gösterebileceği de söylenmiştir (Wilson, 2010). Bu patolojilerin ortaya çıkışını etkileyen birçok faktör olabilir. Ülkemizde yapılan bir çalışmaya göre; çocuğun istismar öncesi sahip olduğu bir psikiyatrik bozukluğunun olması, tanınan birinin istismarcı olması, ensestin görülmesi, istismarın tekrarlayan yaşantılar olması, penetrasyonun bulunması ve cinsel istismara fiziksel şiddetin de eklenmesi; çocuğun travma sonrası psikopatoloji geliştirme ihtimalini artıran faktörler olarak bulunmuştur. Eğer çocuk istismar öncesi psikiyatrik tanıya sahipse, yineleyen bir istismara maruz kaldıysa ve aynı zamanda fiziksel şiddet mağduruysa, istismar sonrası psikopatoloji geliştirme riskinin 175 kat artığı görülmüştür (Ayraler-Taner, Çetin, Işık & İşeri, 2015). İstismar ortaya çıktıktan sonraki sürecin de çok önemli olduğu düşünülürse; çocuğa kimsenin inanmaması, süreç içinde desteklenmemesi hatta suçlanması da eklenen risk faktörleri arasında ele alınabilir.


Çocuklar üzerinde hem kısa vadede hem de uzun vadede tüm gelişim basamaklarını etkileme olasılığı olan cinsel istismarla, istismar gerçekleşmeden önce mücadele etmek önem kazanmaktadır. Çocukların yaşlarına uygun cinsel bilgi alması, bedenini tanıması, kendi haklarını bilmesi, istemediği şekilde kendisine dokunulduğu durumda hayır diyebilmesi ve bunu güvendiği bir yetişkinle paylaşması gibi konular çocuklara verilebilecek eğitim çerçevesinde ele alınabilir (Aktepe, 2009). Aynı zamanda; ülkemizde çocukların sağlık sorunlarıyla ilk karşılaşan doktorlar olan aile hekimlerinin çocukların ruhsal durumlarını da gözetmesi ve gerekli durumlarda önlemlerin ve detaylı değerlendirmenin alınması önerilmektedir (Zeren, Yengil, Çelikel, Arık & Arslan, 2012). Bunların yanında; cinsel istismarın önlenmesinde sadece çocuğun ya da temel bakım verenlerin değil, toplumsal faktörlerin de önemli olduğu bilinmektedir. Bu durum sorumluluğu çocuklardan yetişkinlere aktararak, yetişkinlerin çocuklar için güvenli ortamlar yaratma ve çocuğu koruma sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayabilir. Hem çevresel faktörleri ve toplumu hem de bireyleri multidisipliner bir çerçevede ele almak önleme çalışmalarında faydalı olabilir (Wurtele, 2009).


Tüm bunlar ele alınırken; çocuk haklarının farkında olmanın, önleme çalışmalarının da korumanın da önemli bir parçası olduğu düşünülebilir. Çocukların, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yle tanımlanmış hakları vardır ve bu sözleşmede bahsedilen çocuğun hayatta kalma ve gelişme hakkı, çocuğun yaşamı için en elverişli durumların oluşturulmasıyla ilgilidir. Bunun yanında; çocuğun her türlü şiddetten korunma, her türlü cinsel sömürü ve suistimale karşı korunma, kötü muameleye maruz kalmış çocuklarınsa bedensel ve ruhsal sağlığına kavuşması için gereken her türlü önlemin sağlıklı bir ortamda alınması hakları vardır. En temelde, çocuğun temel yaşama hakkı vardır (Hodgkin & Newell, 2003). Bu hakların bilincinde olarak, çocukları korumak adına bir adım atabiliriz.

Her çocuk biriciktir ve her yaşantı kendine özgü özellikler barındırır. Bu yüzden; istismara maruz kalan her çocuk/gencin bahsedilen tüm etkileri yaşayacağını söylemek doğru olmayabilir. Olası sonuçları etkileyen birçok faktör olabilir. Tüm etkileri görmeyebileceğiyse, onun ruhsal olarak yaralanmayacağı anlamına gelmez. Bir istismar vakasıyla karşılaşılırsa profesyonellerden hem tıbbi hem psikolojik yardım almak, yeni kapılar aralayacak ve daha iyiye giden yollar açacaktır o biricik hayatlarda. Toplum olarak bizlerse; çocukların haklarının ve olası istismar durumlarında neler yapılabileceğinin farkında olarak, istismarı önlemek için yapılabileceklere odaklanarak ve uzmanlardan gerekli yardımları alarak çocukların daha güvenli bir ortamda daha huzurlu yaşamaları için elimizden geleni yapmak zorundayız. Hiçbir çocuk bu yaşantıyı hak etmez, her çocuğun korunmaya hakkı vardır ve hiçbir çocuk yalnız değildir.


Kaynakça

Aktepe, E. (2009). Çocukluk çağı cinsel istismarı. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 1(2), 95-119.

Ayraler-Taner, H., Çetin, F. H., Işık, Y., & İşeri, E. (2015). Cinsel istismara uğrayan çocuk ve ergenlerde psikopatoloji ve ilişkili risk etkenleri. Anatolian Journal of Psychiatry, 16, 294-300.

Chen, L. P., Murad, M. H., Paras, M. L., Colbenson, K. M., Sattler, A. L., Goranson, E. N., . . . Zirakzadeh, A. (2010). Sexual Abuse and Lifetime Diagnosis of Psychiatric Disorders: Systematic Review and Meta-analysis. SciVee. doi:10.4016/18244.01

Gökçe-İmren, S., Ayaz, A. B., Yusufoğlu, C., Rodopman-Arman, A. (2013). Cinsel istismara uğrayan çocuk ve ergenlerde klinik özellikler ve intihar girişimi ile ilişkili risk etmenleri. Marmara Medical Journal, 26, 11-16.

Hodgkin, R. & Newell, P. (2003). Çocuk Haklarına Dair Sözleşme uygulama el kitabı (Ş. Akipek, çev.). Geneva: UNICEF Yayınları.

Maniglio, R. (2009). The impact of child sexual abuse on health: A systematic review of reviews. Clinical Psychology Review, 29(7), 647-657.

Wilson, D. R. (2010). Health Consequences of Childhood Sexual Abuse. Perspectives in Psychiatric Care,46(1), 56-64. doi:10.1111/j.1744-6163.2009.00238.x

Wurtele, S. (2009). Preventing sexual abuse of children in the twenty-first century: Preparing for challenges and opportunities. Journal of Child Sexual Abuse, 18(1), 1-18.

Yağmur, F., Öztop, D. B., & Asil, H. (2008). Çocukların cinsel istismarı. Çocuk Dergisi, 8(2), 77-80.

Zeren, C., Yengil, E., Çelikel, A., Arık, A., & Arslan, M. (2012). Üniversite öğrencilerinde çocukluk çağı istismarı sıklığı. Dicle Tıp Dergisi, 39(4), 536-541.

Zoroğlu, S. S., Tüzün, Ü., Sar, V., Öztürk, M., Eröcal-Kora, M., & Alyanak, B. (2001). Çocukluk dönemi istismar ve ihmalinin olası sonuçları. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2(2), 69-78.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Boşanma Süreci ve Çocuğa Etkileri

Bir süreç olarak boşanma eşler için çeşitli zorluklar taşımaktadır ancak hiç şüphesiz bu süreçten en çok etkilenecek olan çocuklardır.

 
 
 

Comments


bottom of page